18.09.2009

Yıl 1992

Hiç unutmam yıl 1992.O sıralar ben; annem ve babam çalıştığından dolayı annanemde yatılı kalıyorum ve orda okula gidiyorum.Hafta içi annanemlerde, hafta sonu evde kalarak geçip gidiyor zaman.
Cuma günü okul çıkışı oldu mu havalara uçuyorum,biliyorum ki canım babacım gelip alıcak iş çıkışı beni.Evimize gidicez,anneme kavuşucam,ablamla didişicez yine...
Biliyorum ki pazar sabahı oldu mu kara yaslara giricem.Barış Manço'nun 7'den 77'ye programı başladığında annane evine dönüşe az kaldığını bilicem,o programdan bir kez daha nefret edicem...






Hep oyuncak isteklerim olmuştu babamdan,o yıl yürüyen köpek istemiştim O'da almıştı.
Beyaz uzun tüyleri vardı,pille çalışıyodu,tasması vardı.
Çalıştırıp çalıştırıp ben yürürdüm o da havlaya havlaya peşimden gelirdi,mutlu olurdum :)






Bi sonraki yıl büyük peluş civciv istemiştim mesela.
Yine çok fazla zaman geçmeden almıştı.
Bi keresinde hafta içi gelmişti iş çıkışı,kapıyı çalmıştı,"Hadi gel sana bişi vericem arabadan" demişti.
Koşarak gitmiştim,arabanın arkasından kocaman peluş civciv çıktığında dünyalar benim olmuştu...




Yine bi sonraki yıl (yani 5. sınıfa geçtiğimde) en büyük boy lahana bebek istemiştim.Daha önce bi doğum günümde olmuştu lahana bebeğim ama küçüktü,üstelik saçlarının o mis kokusu da yok olmuştu zamanla.Babam yine şımarmayalım diye her zaman yaptığı gibi biraz bekletmeli olarak almıştı bebeğimi.Yine kıymetlim olmuştu o oyuncak,yine mutluluktan havalardaydım.

O zamanlar çocuklar pahalı oyuncaklara bi çırpıda sahip olamıyorlardı.Kredi kartı yada taksit olayı yoktu çünkü.İyiki de yoktu.İsteklerimizi hep belli bi zamandan sonra elde ettik.Kıymetini bildik.2gün oynayıp 3.gün kaldırıp atmadık hiç...



Ama bir de ucuz oyuncaklar vardı.Hani şu plastik,sıkınca vik vik viyaklayan cinsden.Ördeklisi,kedilisi,köpeklisi,ayılısı her çeşidi...Babam severdi bu tarz şeyler alıp eve gelmeyi.Ucuz yolla çocukların gönlünü hoş etmeyi :)




İşte öyle bi bebeğimiz vardı bizim.Plastik,sıkınca öten,şişman bi kadın figürüydü.Hatta benzemesinden ötürü şişman komşumuz Nazmiye Teyze'nin adını koymuştuk ona.Ve gelelim yine yıl 1992'ye...

Evet yıl 1992.Mevsimlerden ney,aylardan hangi ay hatırımda yok.Ama o gece hep hatırımda ve hep de hatırımda olacak...Annem babam çokdan yatmış uyumuş,saat 2'yi geçmiş.Biz ise ablamla yataklarımıza yatmış lak lak yapıyoruz.Ben baş ucundan Nazmiye'yi alıyorum.Bi kere sıkıp viyaklatıyorum.

Ablam
-Yapma!  diyo
Ben
-Yaparım...diyip bir daha viyaklatıyorum
Ablam
-Yapma,manyak mısın?Annemle babam uyuyolar! diyo
Ben
-Yaparımmmm.Ne olmuşşş.Neolucak kiiii... diyip ardarda, defalarca, durmaksızın sıkıp viyaklatıyorum Nazmiye'yi.

Viiiiiikkkyyyyy,viyaaaaaaaaak,viyiiiiiiiikkkkkkk,viyyykkkkkk


Derken kapı açılıyo.Ablam saniyeler içinde müthiş bir refleks ile örtüyü kafasına çekip uyuma numarasına geçerken,ben elimde Nazmiye kapıda beliren babama bakakalıyorum...Ve babam sadece,
-Aferin kızım aferin.Devam et... diyerek kapıyı kapatıp gidiyo.
İşte o an yaptığımdan utanıyorum.Babam bağırıp azarlayarak değil,sessizce kendime getiriyo beni...

Nur içinde yat babacım...Seni çok seviyorum...

6 yorum:

Primarima dedi ki...

Yapma demişdim ama ...:)dinlemedin arsız:)

Adsız dedi ki...

Hoşgeldin

Güzel bi yazı olmuş, nur içinde yatsın babacığın..

İyi bayramlar

Robin Goodfellow dedi ki...

:D:D:D:D küçük ceyda yı da elinde nazmiyeyle düşünemiyorum :D eskiden öyleydi ki bağırmadan terbiye. annem kaşıyla gözüyle ödümü kopartırdı benim mesela :D

Belgin dedi ki...

Mekani cennet olsun babaciginin.

Hayirli bayramlar canim..

Adsız dedi ki...

şimdi var mı acaba bi cümleyle yaptığından utanacak çocuk? yoksa biz mi çok yüzgöz olduk tepeme çıkarttık onları? ne çok alacağımız ders var eskilerden.. nur içinde yatsın babacığın.. ebru'dan da okuyorum bazen onunla ilgili şeyler.. gerçekten çok saygıdeğer bi insanmış babanız. mekanı cennet olsun..

DaiSy dedi ki...

Bu yazı beni çok duygulandırdı ki çok zor ağlayan birisiyimdir. Bana bunu yapmayacaktın Gidi Kuzgun Güdük Fare!!!