Şu dünyada çocuk severken fıtık olan tek ben varım heralde.Valla ilgniç bi olay ama oldu bi kere ne yapayım başa gelen çekilir.
2008'in Nisan ayıydı,bi gün 3lü koltukta uzanmışım kafam koltuğun kenarında dolayısıyla da boynum boşlukta...Kucağımda da Rima öpüşüyoruz koklaşıyoruz derken bana bi şevk geliyo tutuyorum Rİma'yı omuzlarından var gücümle sıkıyorum ve öpüyorum.İŞTE TAM O ANDA!!!
Boynumdan KÜTÜRTTT diye bir ses geliyo kitlenip kalıyorum olduğum yerde.Boynumdan sırtıma doğru bir yol çiziyo sancı, ama ne yol.Nefes dahi alamıyorum her hareketim her soluğum acı veriyo "ahhh"lıyorum "vahhh"lıyorum...Bizimkiler de "ters hareket yaptın normaldir,tutulmuşsudur" vs. diyip duruyolar.
Ama acımı kimselere anlatamıyorum 2 gün geçiyo 3 gün geçiyo,yokkk.Hala aynı acı,boynumdan sırtıma hatta kolumdan elime kadar iniyo.Özellikle kolumun dirsek bölgesi nası ağrıyo nası sancıyo tarif edemem.
Bu böyle olmaz diyorum
doktora gidelim.
Hatta doktora giderken ablam dalga geçiyo
sinirlerin sıkışmış ameliyat edicekler,kedi bi yerini görmüş ne büyük yaram var demiş vs.
Durum çok önemsenmediğinden semtin polikliniğine gidiyoruz.
Sıra beklerken içimi sarıyo bi korku
ne olmuş olabilir doktor ne diyecek, kuruyorum da kuruyorum kafamda.Doktorun odasına ablamla birlikte giriyoruz.Yaşlı bembeyaz saçlı, çakır mavi gözlü bi adam "
Gel bakalım" diyo."
Ne oldu nedir şikayetin?" diye soruyo.Anlatıyorum böyle böyle bi olay oldu,o gün bugündür acı çekiyorum...Kalkıyo ayağa yanıma geliyo,boynumun belli yerlerine müdahele ediyo,ederken de soruyo "
ağrı koluna vuruyo mu" diye.
Vurmaz mı?Hemde nasıl... diyorum.
Boyun fıtığı diyo geçiyo yerine.
Ablamla birbirimize bakıyoruz.Az önce dalga geçen ablamın da yüzünde şok ifadesi var o anda,tıpkı benimkine olduğu gibi.
MR çektirip getiriceksin diyo.Peki diyorum,çantamı her zamanki gibi boynumdan çapraz bi şekilde asıp kapıdan çıkarken,"
O çantayı da öyle takma,herşeyden önce o çantayı öyle taşımamayı öğreniceksin" diyo.
Yine peki diyorum ve çıkıyoruz.Dışarıda Rima ile annem bekliyolar bizi,annem soruyo
ne oldu diye.Boyun Fıtığı diyorum.Kadın da şaşırıyo.
Bi kaç gün sonra Mr ailetinin içinde tadilat seslerine benzer sesleri dinliyorum...
Hadi Ceyda diyorum
heralde birazdan bitecek,neler düşünüyorum neler,kendimi öyle bi oyalıyorum ki o sıkıcı aletin içinden çıkma isteği gelmesin işlem yarım kalmasın diye.Ve yine bir kaç gün sonra doktorun odasında buluyorum kendimi.MR filmini uzattıyorum.Adamın açıp baktığında verdiği tepki dün gibi gözmün önünde...
Of of of of off !!! Trafik kazası filan mı geçirdin sen? Cıx cıx cıx gencecik kız...Yazık!
"
Eyvah" diyorum "
ölücem heralde"
Fizik tedavi bölümünü arıyo ve yine gözümün önünde telefonun diğer ucundaki doktora "Burda genç bi hastam var,derhal aradan bu kızcağızı alıyosunuz,ne yapıp edin yer ayarlayın" filan diyo.
Sinirlerim bozuluyo gözümden yaşlar indi inicek...
Ne olucak? diye soruyorum."
Ölümcül bişey değil korkma canım" filan diyo bu sefer de gülümseyerek.Hangi tepkisine inanacağımı şaşırıyorum...
2-3 gün fizik tedaviye gidiyorum.Hep yaşlılar var , bana tuhaf tuhaf bakıyolar.
"Sen niye geldin gencecik kızsın" diyolar.
"Boyun Fıtığım var" diyorum,şaşırıp kalıyolar.
Bu durum içimize sinmiyo ve Türk milletinin tipik özelliği yakın çevrede her kafadan bir ses çıkıyo,poliklinikle olucak iş mi,niye inanıyosunuz,başka bi doktora daha gidin vs.
Evet!Karar veriyoruz başka bi doktora daha gözüküp emin olmaya.Bakırköy'de çok iyi bi doktor tavsiyesi alıyoruz.
"Op. Dr. Halil Toplamaoğlu"
Yine bu doktorunda verdiği tepki aynı önem ölçüsünde oluyo ve anlıyoruz ki gerçekten iş ciddi.Doktor "filmin acil ameliyatlık,ama ameliyat olacak olan film değil hasta" diyor ve kol hissimi-kol gücümü test ediyor.Durum fena değil...
2 ay boyunluk takmamı söylüyo ve ortopedik yastık tavsiye ediyo.
Ağır taşımak kesinlikle yasak,2 kilo bile kaldırılmiicak talimatı veriliyo.
"Eğer kolunda güç kaybı olursa kaçarın yok doğru ameliyata" diyo.
Fizik tadavimi?
Kesinlikle yasak!
Ters tepki yapabilir diyo.
2-3 günle yırttığıma dua ediyorum içimden...
2 ay boyunlukla robokop gibi geziyorum.Kontrole gittiğimde kolda az bi güç kaybı görülüyo.Doktor boyun kaslarını güçlendirecek 5 temel hareket veriyo.
Tabi o hareketler ilk 1 ay yapılıyo , sonra hep unutuluyo...
İlk zamanlar hareketlere dikkat ediliyo boyun fazla zorlanmıyo,sağa sola döndürülmüyo,dönmek gerekiyosa bedenle birlikte dönülüyo.Koltuklarda boş çuval gibi oturulmuyo sırt güzelce geriye yaslanılıyo boyun ne aşağıda ne yukarıda sanki boyunluk varmış gibi duruyo.Bi sandalye bile yerinden kaldırılmıyo...
Fakat zaman geçtikçe hastalık (niyeyse) önemini yitiriyo.Sanki hala ameliyatlık fıtık hastası olan ben değilmişim gibi davranılıyo.Yine koltuklara uzanılıp kafa koltuk koluna konuluyo.Yine arabaya binildiğinde camdan bakılıyo,boyun vücudun 90 derece farklı yönündeymiş kim fark ediyo kii.Ve yine Rima sevilirken arada sevginin dozu kaçıp hafif sıkmalar yaşanıyo.
Değişmeyen tek şey var,yukarıdaki resimden yani boyun fıtığı olduğumu öğrendiğim günden bu yana Rima hiç bi şekilde ayaktayken kucağıma alınmıyo.
O resimde ağzında memesi var,yavrum daha ufacık.O zamanlar kollarını kaldırıp bacaklarımın tam önünde dururdu kucağıma alayım diye.
"Hayır" derdim
"Olmaz Rima alamammm".Şimdi herşeyi biliyo.
"Senin yüzünden fıtık oldum,fıtık ettin beni" diyorum.
Fıtığın nerdee,göstersene bana diyo :)
Velhasıl kelam çabuk geçiyo zaman
Sen sen ol ters hareket yapma,Aman!
Ah blog ah,şu boyun hareketlerine tekrar başlamam lazım.
İkinci kez kütürt ederse boynum işte yanarım ben o zaman =P